Çarşamba, Şubat 17, 2010

Denize akan hayaller




Sevgili ...

Benim isimlere karşı hayranlığım var. İsmin her şeyin üzerindeki yaratıcı büyüsüne tutkunum. Çoğu zaman, aslında her zaman bir isim olarak varız. Bir isim olarak yürürüz, bir isim olarak kapatırız, kendisi de isim olan kalplere ismimizi. Bir isim olarak uçarız özgürlüğe, sonsuzluğa, ismi asla görünür bir anlam taşımayacak olan aşka.

İsmine hayranlığım var. Tıpkı, ismi gemi olan, isim olarak kağıttan yapılan, büyük bir isim Tuna’ya bırakılan, uzaklardakı bir ismin gönül limanına ulaşmak üzere bir sürü isim yüklediyin ellerine hayran olduğum gibi.

İsim olarak keşfettik birbirimizi, milyonlarca ismin yüklü olduğu isimleri dışında belki hiç var olmadıkları isimler arasında. İsim olarak sevdik, isimlerimizi. İsimlere hapsettik sevgimizi. İsimlermizin koynuna bıraktık isimlerimizi. İsimlermiz için terk ettik varlıklarımızı.

İsmin üzerine hayallerim var. Kağıt yelkenlerin fırtınalı denizleri aşıp, köksüme demir atması kadar kutsal hayaller. İsminle başlayan, isminle yaşayan ve yaranan hayaller. İsminle açılan kapılar, limanlar. İsminle mühürlü duygular. İsmine talip dünyalar.

Çarşamba, Şubat 10, 2010

İstanbul'dan mektup

sevgili dostum,

geçen akşamların birinde namaz kılma sebebiyle çengelköye gittik ve bu bahaneyle de faruk'u ziyaret etme fırsatı yakaladım.
yağmur çisil çisil yağıyordu. her taraf karanlık idi. rüzgar sesi, yere düşen yağmurun çıkardığı ses ve rüzgarla birlikte bir o tarafa bir bu tarafa hışımla çarpan bayrağın sesi...edebiyat yapmıyorum gerçekten böyleydi.

faruk'a bir çok misafir gelmiş. yahut başka bir deyişle dünyada ki konuklukları bitenler evlerine dönmüş.

velhasıl-ı kelam...

buyurda gel bir çay içelim bir dua edelim...

Rıdvan Ünal