Salı, Nisan 29, 2008

Tarihte Ti – Oğuz Bağlantısı

Çin kaynaklarındaki ismiyle Ti veya Di olarak belirtilen bu kavimlerin tarihi m.ö. III. Bin yıla kadar uzanmaktadır. Örneğin Çin’de efsanevi Hsia hanedanına ait bilgiler arasında, m.ö. III. Bin yılda Çin’in kuzey kısmı boyunca yerleşim alanları edinmiş “barbar” (göçebe) kavimlerden söz edilmektedir. Çin kaynakları bu kavimleri toptan Ti (Di) ve Junğlar olarak tanımlıyorlardı (1). Bu kavimlerin menşei hâlâ tartışma konusudur. Son dönemlerde tarihçiler bunlardan Junğları Moğolların ataları, Tileri ise Türklerin ataları olavağı yönünde görüşe varmışlardır. Zamanında Alman Türkolog W. Eberhard bu konudaki Çin kaynaklarını tarayarak şu kanıya varmıştır:

“Di (Ti) işareti köpeği gösteren işaretle yazılır; bundan kurda intikal olunabilir, bunun da H’yunğ-nu (Hun) kavimlerinin totem hayvanı olduğu malumdur. Sonra, bundan başka yine köpek tabu ve Junğların efsanelerine yakınlaşmak, aynı zamanda kurt efsanesini bunlara bağlamak, böylece Junğları, Diler gibi H’yunğ-nu almak için denemelere girişilebilir”. Ama Eberhard’ın kendisi Dileri, Dunğ-hu’larla kıyaslamıştır (2). Bu Dunğ-hu kavmini İngiliz Türkolog S. G. Glasson “Oğuzlar”ın cedleri hesap edecekse de bu görüş tarihçilikte kabul görmemiştir.

Doktor Manchen-Helfen’e göre, Tiler aslında Ting-Ling’lerdir. Bunların adı sonraki kaynaklarda Ti-Li biçiminde de geçmiştir. Ancak Tiler, diğer bir görüşe göre Gav-çığ’lardan da olabilir. Ting-Ling ve Gav-Çığlar Türktürler. Bir başka görüşe göre de Ti’ler Ku-di’lerin de atası olabilir. Ku-diler Tobaların bir kavmi olduğundan bunlar da Türktür (3).

Anlaşılan, Tiler daha ziyade Türk kavimlerle bağlantılı bir topluluk olmuştur. M.ö. III-I. Binyıllar arasında Çin’in kuzey kısımlarından başlayıp, Aral Gölü’ne kadar geniş sahada Ti, Junğ, H’yenyun ve Hün-yu kavimleri oturmaktaydı. Bunlara daha sonraki Türk-Moğol kavimlerinin ataları olmuşlardır. Bazı bilgileri göz önüne alarak bunlardan Junğların Moğolların, Ti, H’yenyun ve Hün-yuların ise Türklerin ilk cetleri olduğu görüşü ileri dürülebilir. Daha sonraki Türk kavimlerinin şeceresini göz önüne alırsak, Türk boyları genelde iki büyük boydan teşekkül etmişlerdir. Tilerden Ti-Li, daha sonra Ting-Ling, onlardan da Töles ve Oğur/Oğuzlar; H’yenyun ve Hün-yulardan ise Hunlar, Hunlardan ise Göktürkler türemişlerdir. Bunu kanıtlayacak bazı bilgiler mevcuttur. Örneğin, Çin yıllığı Ch’un-ch’iu’nda yer alan bir bilgini yorumlayan Bahaeddin Ögel’e göre, Ti adı, m.ö. 10. Yüzyılda (yani, m.ö. I. Bin yılda) “kuzeydeki bir kısım Türk kitlelerine toptan verilen bir isimdir. Chao döneminde bunlar sıkça Çin’e saldırı düzenlerdiler”. Yine aynı müellif, bir diğer Çin kaynağına dayanarak şöyle der: “Kao-ch’eler (yani Çince karşılığı Yüksek Arabalılar olan Tölesler gastedilmektedir – E.N.) eski Kırmızı Ti’lerin neslinden, geri kalan kısımlarındandırlar. Onların ilk adları Ti-li idi. Kuzey bölgelerinde iken adları Ch’ih-lo idi. Bütün Çinliler onları Kao-ch’e ve Ting-Ling sayarlar. Onlar, Hsiung-nu (Hunlar)’la aşağı yukarı aynıdırlar. Fakat zamanla küçük farklar meydana geldi. Onların atası Hsiung-nu’ların yeğeni idi” (4).

Bu bilgi, Tilerin Hunlarla akraba boy olduğunu, yeni ikisinin de adını bilmediğimiz bir ana boydan türediğini, daha sonraki Oğur, Oğuz, Uygur, Ting-Ling ve Kao-ch’e (Töles) kavimlerinin Türklerin Ti kanadından indiğini ortaya koymaktadır (5). Burada dikkati çeken bir husus daha vardır. Aktarılan bilgiler, m.ö. I. Bin yılında Tilerin birkaç kola ayrıldığını göstermektedir. Türk hakimiyet ve boy anlayışına göre, boyların sağ-sol, renklere göre ise ak-kara, ak-kırmızı-yeşil ved. biçiminde bölünmesine ilk defa Tilerde rastlamaktayız. Zira Tiler de bu dönemde Kırmızı Ti ve Ak Ti olarak ayrılmışlardır (6).

Böylece, bu bilgiler, bize Tilerin Türk kökenli bir kavim olduğunu ve tarihte adı geçen ilk Türk kavmi (m.ö. III. Binyıldan itibaren) olduğunu söylemek olanağı vermektedir. Büyük Hun Devleti döneminde diğer Türk kavimleri gibi Tiler de bu devletin yönetimi altına girmiştir. Hunlar döneminde Çin kaynakalrı artık Tilerden söz etmezler. Onların adı bu defa kaynaklarda Ting-Ling biçiminde geçmektedir. Ahmet Taşağıl’ın verdiği bilgilere göre, “Mo-tun (Mete) tarafından Büyük Hun İmparatorluğu m.ö. 206 (206) yılından sonra Orhun nehri havzasında hızla geliştirlmeğe başlandığında, etrafındaki değişik kavim ve byları teker teker hakimiyeti altına aldı. Bu anda karşımıza konumuz itibariyle Baykal Gölü’nün batısından Güney Sibriya’ya Yenisey havzasına kadar uzanan sahada önemli en eski Türk boylarından Ting-Ling’ler çıkmaktadır. Ting-Linglerin yönetici olan grupları da bu sahada yaşıyordu. Onların batı grubu İrtış Irmağı, güney grubu ise Gobi Gölünden Çin’e doğru yayıldı. Kuzey grubunu ise Baykal-Yenisey civarında yaşayanlar oluşturuyordu. Batı grubu önce Güney Kazakistan’a sonra Avrupa’ya, güney grubu Sarı Irmağın doğduğu yere doğru yayıldı” (7).

Buradan anlaşılan, Ti boyları Hunlar döneminde Ting-Ling adıyla tanınmakta olup, oldukça geniş bir alana yayılmışlardır. Onların yayıldıkları sahalar Göbi Gölü’nden başlayıp Aral Gölü ve Ural nehrine kadar uzanıyordu. Kaynaklar üzerine çalışma yapan araştırmacılar Ting-Ling adının ne anlama geldiğini de ortaya çıkartmışlardır. Bu isim Çin kaynaklarında T’ieh-le (okunuşu dek-lak0ti-lig, teg-reg), Ti-li (okunuşu: d’iek-liek, tiglig; Pulleyblank’a göre, dejk-lejk, drik-lek, dek-lek, t’ek-lek), Ch’ieh-le (okunuşu: t’iek-lek) ve T’e-le (bu ad daha sonra Tele/Dulu Türk kavimlerinin isiminde de rastlanılacaktır) (okunuşu: d’ek-lek) biçiminde geçmekte ve Türk –Moğol dillerinde kullanılan telegen, terge, tergen – araba; Tegreg – çember, kasnak, Tegrek
Böylece, W. M. McGoven, Tuan Lien-ch’en ve A. Taşağıl’ın da ortak görüş olarak belirttikleri gibi, “Neticede Ting-Linglerin Baykal Bölü’nün batısından Yenisey nehrinin kaynakları, Güney Sibirya ve Batı Kazakistan bozkırlarına kadar uzanan bir sahaya yayılmış olmaları söz konusudur. Diğer taraftan arkeolojik araştırmaların sonucuna göre m.ö. XII-VII asırlara arasında varlığını sürdüren Karasuk kültürünün Ting-Linglerin atalarına ait olduğu ileri sürülmektedir” (9).

Hunların çöküşünden sonra, Türk-Moğol karışımı Siyenbi kavimlerinin ortaya çıkışı, ardından da Ju-juan (Juan-juan) ve Uar (Avar, Uar-Hun, Ak-hun) boylarının eski Hun toprakalrında siyasi bir güç olarak belirmesi Ting-Linglerin yeniden isim değiştirmesine ve farklı adlar altında ortaya çıkmasına yol açmıştır. Miladan sonra V. Yüzyılda Ting-Linglerin iki kısma ayrıldıkları ve iki yeni isim altında ortaya çıktıkları görülmektedir. Birinciler doğuda, yani Gobi çevresi ile Orta Asya’nın doğu kesimlerinde yerleşen Çin kaynakalrında Kao-ch’e-Ting-ling biçiminde gösterilen Töleslerdir. A. Taşağıl’a göre, “Tabgaç (yani Toba, Çince adıyla Wei – E.N.) devrinde kuzeyde (Çin’in kuzeyinde, yani şimdiki Moğolistan’da – E.N.) yaşayan Türk kavimlerinin adları Kao-ch’e-Ting-ling şekliyle birleşik yazılmıştır. Bu da bize Ting-ling – Kao-ch’e – Töles devamlılığını ve bağlantısını göstermektedir” (10). İkinci gurup ise Güney Sibirya ve Kazakistan bozkırı boyunca batıya uzanarak Doğu Avrupa sahasını eline geçiren Ogurlardır. Ogur adı, Oğuz adının Türk dilinin “r
Ogur/Oğurlar Ting-lingler kanalıyla Ti’lerden geldikleri kesindir. Bu husutaki Çin kayıtlarını derleğen A. Taşağıl Ogurlar hakkında şöyle der: “Tarihi kaynakalrın ışığında Ting-ling’lerin batı grubundan çıktıkları anlaşılan Ogurlar, Doğu Avrupa’ya doğru göç etmeden önce üç ayrı kütle halinde yaşıyorlardı. Birinci kütle: Sır-Derya-Çu ırmakları arasında; ikinci kütle: Emba nehri havzası yani kuzey batı Kazakistan bozkırlarında; üçüncü kitle ise Yayık ırmağı civarında yaşıyordu. Büyük ihtimalle birinci kütle On-Ogurları, ikinci kütle Otuz Ogurları, üçüncü kütle ise Dokuz Ogurları meydana getirmiştir”.(12)

Batıya, yani Doğu Avrupa, Karadeniz ve Hazar bölgesiyle ta Güney Kafkasya’ya, Doğu Anadolu’ya yayılan yayılan Ogurlar (bir nevi erken Oğuzlar diyebileceğimiz bu Ting-ling kavimleri) kendi bağımsız boy adlarıyla da karışımıza çıkmaktadırlar. Bunlar boy adlarının sonunda “ogur/gur” adını barındıran isimlerle anılmaktalar. Kaynaklarda bu Ogur boylarından Sarogur (Sarı/Ak/Ogur), Bittigur (Beş Ogur), Ultingur-Altziagir (Altı Ogur), Kutrihur-Kuturgur (Tukutgur-Dokuz Ogur), Ungur-Hunugur (On Ogur), Utigur/Uturgur (Otuz Ogur).(13)

Ogurlar, 461-465 tarihlerinde Sabirler tarafından Ural dağlarının doğusundan batısına itilmişlerdir. Sabirlerin etkisiyle batıya çekilen Ogurlar burada yeni bir yapılanma içine girmiş ve uzun bir süre Bizans’ı, Sasanileri meşgul etmişlerdir. “Kafkasların kuzeyinde, Azak denizinin doğusunda On-Ogurlar, Don-Volga arasında yani daha kuzeyde Otuz Ogurlar, batıda Dnyeper’e doğru Doğuz Ogurlar”(14) oturmaktaydılar. Ogurların büyük bir kısmı Güney Kafkasya’ya inerek şimdiki Azerbaycan ve Ermenistan’da yerleşmişlerdir (15).

Göktürk devletinin ortaya çıkması Moğolistan’da Ju-juan-Apar (Avar) devletinin çökmesine neden olmuştur. bunun üzerine Avarlar Sabirleri yerinden oynatmış, Sabirler de Ogurları daha batıya sıkıştırmışlardır. Ama Göktürk tehdidi artınca Avarlar daha batıya gelmişlerdir. Bu göç harekatı Ting-linglerin iki kolunu, yani Ogurlar ile Tölesleri biribirnden ayırmıştır. Ogurlar Batı Türklüğü içinde erimişlerdir. Bunlar sırasıyla Sabir, Avar, Hazar, Peçenek ve Kıpçaklar arasında yer almış, önemli bir ksımı da Bulgarlara, Ruslara, Bizansa karışarak izini kaybettirmiştir. Orta Asya’da kalan Ting-linglerin Töles boyları Göktürk hakimiyetini kabul etmiş ev daha sonra ortaya çıkacak Oğuz teşekkülünün temelini oluşturumuşlardır. Böylece, elimizdeki kaynaklar bize kesin ve net biçimde Oğuzların Ti’lerden geldiklerini söylemeğe olanak tanımaktadır.


Kaynakça
1. Gumilev L. N, Hunlar, çev: D. Ahsen Batur, Selenge Yay, İstanbul 2002, s. 28.
2. Eberhard W, Çin’in Şimal komşuları, çev. Nimet Uluğtuğ, TTK Yay, Ankara 1942, s. 119.
3. Bu görüşler için bkz. Eberhard, Çin’in şimal., s. 119.
4. Çin yıllıkları Ch’un-ch’iu, Wei-shu ve Pei-shih’de geçen bu bilgiler için bkz. Ögel B, “İlk Töles Boyları: Ugur, Ting-Ling ve Kao-ch’e’ler”, Türk Tarih Kurumu Belleten Dergisi, cilt: XII, Sayı: 48, Ekim 1948, Ankara 1948, s. 811-812, dipnot. 76-79.
5. Nitekim, B. Ögel, Ugur/Ogur boyların ilk Töles, yani Ti boylarının sonraki devamcıları olarak tanıtmaktadır. Aynı makale, s. 801-805.
6. Bu hususta bkz. Eberhard, Çin’in şimal, s. 117; Ögel, İlk Töles boyları, s. 811, dipnot 76.
7. Taşağıl A, Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, TTK Yay, Ankara 2004, s. 7.
8. Golden P. B, Türk Halkları Tarihine Giriş: Ortaçağ ve Erken Yeniçağ’da Avrasya ve Ortadoğu’da Etnik Yapı ve Devlet Oluşumu, çev. Osman Karatay, KaraM Yayınları, Ankara 2002, s. 75.
9. Bu ve diger kaynaklar için bkz. Taşağıl, Çin kaynaklarına göre eski Türk boyları, s. 8.
10. Aynı eser, s. 11, dipnot 17-18.
11. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Golden, Türk Halkları Tarihine Giriş, s. 77-78’de “Oğur Türkçesi” kısmına.
12. Taşağıl, Çin kaynakalrına göre Eski Türk boyları, s. 14.
13. Aynı eser, s. 14-15; Bu kavimler hakkında geniş bilgi için bkz. Golden, Türk Halkları tarihine giriş, s. 78-84.
14. Taşağıl, Çin kaynakalrına göre Eski Türk boyları, s. 15.
15. Djafarov Yu, Gunni i Azerbaydjani, Elm neşriyatı, Baku 1993, s. 1-100.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

abi size kolay gelsin, yolunuz acik olsun sizin yazdiginiz makkele bana mantikli geldi ve siz bir isi yaparken icinden yaptiginiz, dogruyu bulmaya caba gosterdiginiz belli. Tarih'i ve dogruyu yazmayi bilmeyenler bizden uzak dursun allah'a yakin olsun