Salı, Ağustos 03, 2010

Düştü sahraya Sayha...

Kani ağa, Sayha'nın kepenklerini indirmiş.
Mecnun'u sahraya düşürdükten sonra, varsın Leyli adını bir ömür taşısın...

Bir, iki, bilemiyorum üç, belki de dört yıl olmuştur, Sayha'nın "siyah taşına" kalbimizi açalı. Ama, bizim bildiğimiz Hecerü'l-Esved gönül aşıklarına yüzünü kapamaz. Yüzü insanların derdinden siyah kesilse bile... Sayha ısmarladı Tanrı selam'ına parmakları mürekkep kanamış onca "sayh" dergahında saf tutanları... Ne gereği vardı... Sanki biz bilmiyormuyduk, selam-i aşk edenin ısmarlanmıştır her soluğu Tanrı'ya...

Molla Kasım misalı, artık yüzü bireysel blok sahnesinden bize merhaba diyecek.
Ne diyelim, ağa-yi Sayhamızın baş bileni, zaman ferdiyyet zamanıdır...
Rahat ettiğini sanma sakın... Fırsat ele geçirince bir kuş kondurarık Ferdi Elif'inin üzerine...

Deme Mecnun'a deli, belki de Leyla delidir,
Aşk olan yerde bütün aşik-i dânâ delidir...
(Vahid)

2 yorum:

sarya dedi ki...

Blogun şeklini değiştirmişsiniz. hayırlı olsun. Ben kulübenizi daha çok sevmiştim.

ismet kara dedi ki...

azizim,
bu ramazan ay'ı mübarek oruç ay'ı. payından suskunluk mu düştü?