“Bir öfkenin, bir acının kızgın demiri kalbimize dokunmadıkça ses gelmiyor oradan. Halbuki bizden ebediyyete kalacak: bu çıklık. Sevinç çığlığı, azap çığlığı, merhamet çığlığı” (C. Meriç).
İnsan kendisinden öte her kese rahimli. İnsanları tuhaflaştıran, kaderleri değil; kaybettikleridir. Kaybedince anlıyor insan, yitirdiklerinin hep kendinden parçalar olduğunu. İnsan da aslında duvar gibi, cam gibi. Tuğlaları düşüyor, cam kırıkları yerlere saçılıyor. Ufalanıyor, ufalanıyor. Aslında ufalandıkça insan çoğalır; ufalandıkça yayılır ve tanınır. Tarih için izi kaybolmuş kaleler daha değerlidir; daha özlenilirdir.
Ben senin cam kırıklarını toplayan arkeologum. Ha şimdi, ha bin sene sonra. İnsanlar senin keşfini bende okumalı. Senin Colombun olmak benim kaderim. Ama ben sana vardığımda bir kıta bulmalıyım, ütopya değil.
Dünya zatten bin derecenin altında soğuk, onu ısıtan senin aşkın.
2 yorum:
hoş geldin.
ince geldin.
sevgili marmara
askin kutsalligi uzerine bir sey diyecek degilim elbette,
zira daha iyi bilme ihtimaliniz bile cok yüksek.
kitaya ermeniz dilegimdir :)
ve yolunuza 'bu bir ütopya' diyerek cikan cok sesliler olabilir.
ama sesler degil menzillerdir degerli olanlar ;)
sevgiler
Yorum Gönder