Çarşamba, Mayıs 11, 2011

Ada...

Tüm sözcükleri aradın, ama sayfada birer ada gibi durdular. Bu adalardan bir kıta oluşturamadığın için tedirgin oldun. Ve durmadan adaların yerini değiştiriyorsun. Büyük Ada ile başlamak daha iyidir söze, diyorsun. Sonra, yo hayır, bu ada Bizans’ın mazlum görkemini yansıtıyor ve benim aradığım kelime, sözler diyarı için kapı olamaz.

Derken, yine sabah olmuş.

Ey ada güzeli!

Kelimeler elinde esirmi kaldın?

Oysa, insan ve onun soyu sadece bir avuç çamurdan yaradılmış...

Çamur ancak yaradanın elinde konuşuyor, düşünebiliyor, onu yaradan kelimelerle büyümeye, yaşamağa başlıyor. Ve başarabiliyorsa, bir kelime olarak iz bırakır, geride...

Her sözcük bir bozkır...

Ama, zavalı güzelim, senin dünyan toprağın bir kıyısında donmuş şehirler gibi sönük, karanlık... Ve bir şehirlinin kaderi sözcükleri siper gibi bozkırlı süvarinin önüne dikmektir. Onu lanetlemek, küçümsemek, hor görmek için... Ama asla duvara çevirdiği sözlerin ötesini göremez.

1 yorum:

sücud dedi ki...

öyle ki
ötesi hayal dahi edilemez bazen..
bu dünyadan hicret vakti gelmis ama kervanlara bagli bütün yollar.
kelimelerin dünyasinda bazilarinin rolü bir-iki harflik..
bazilari derya-deniz..

gösterilenden ziyadesi de görülebilemez.