Pazar, Nisan 09, 2006

Türkler’in Orta Asya’ya Yayılışı


Orta Asya’nın tarihi ciddi anlamda İskitler’le başlar. Bir çok tartışmalar konu olan İskitler’in gerçek anlamda kimlikleri tespit edilmiş değildir. Her ne kadar araştırmacıların büyük bir çoğunluğu, onların İran kökenli olduğundan yana görüş belirtseler de, karşıtlarının iddiaları da aynı derecede geçerliliğini korumaktadır[1]. Son dönemde bu konuda birbirini destekleyen iki Rus tarihçisinin görüşü esas alınmaktadır. I. M. Artamonov’un irili ufaklı konuya ilişkin bir yığın çalışması[2] ve B. N. Grakov’un konuyu özetleyen bir monografisi[3], İskitler’in m. ö. 2 binin ortalarıyla m. ö. VII. Yüzyıl sonlarına kadar İdil-Ural bozkırlarında göçebe bir yaşam süren Srubnaya kültürüne mensup bulunanların neslinden olduklarını göstermektedir. Buna göre, İskitler’e ait arkeoloji bulgularında el geçen malzemeler Tunç Çağı Srubnaya kültüründe meydana gelmiştir. Bu kültürel özelliklerin Pers dönemiyle benzerlik içermesi İskitler’i İran kökenli olabileceği ihtimalini doğurmuştu[4].

Mevcut bilgiler ışığında İskitler’in bir tek etnik gruba dahil edilemeyeceği bilinmektedir. Grek kaynakları genel anlamda İskitleri üç kola ayırmaktalar: Göçebe İskitler, Ekinci İskitler ve Sabancı İskitler. Bunların da başında hakim zümre bulunmaktaydı ki Türk tarih literatüründe bu tabakaya İskit Boy-Beyi adı verilmektedir[5]. İskitler ana kitlenin etrafına çeşitli etnik grupların m. ö. 2 bin yılın ortalarından itibaren toplanması sonucu bugünkü Kazakistan bölgesinde kümeleşmeye başlamışlardı. Bunlar, m. ö. IX. Yüzyılda Kimmerler’in batıya hareketinden önce onların doğusunda bulunmuş olmalılar. Bilindiği gibi, Kimmerler İdil-Ural arası topraklarından İskit baskısı sonucu batıya geçmişlerdi. Daha önceki dönemlerde bunların Kazakistanın içlerine doğru Sır-derya’nın kuzeyi boyunca oturma ihtimalleri çok yüksektir. Kimmerler’in buradaki varlıkları m. ö. 2 binle m. ö. XVIII. Yüzyıllar arasında dayansa gerek. Onların doğusunda Balkaş, Tarbagatay ve Altay’lara doğru İskit boyları oturmuş olmalıdır. Kimmerler İran kökenli iken, İskitler İran dışındaki diğer etnik grupları da bünyelerinde barındırıyorlardı. Onların doğusunda ise erken Çin yıllıklarının genel bir isimle ‘Batı barbarları’ veya ‘Batı göçebeleri’ olarak tanıdıkları boylar meskundular[6]. Bu göçebe boyların Çin’le olan münasebetleri m. ö. 3 bin yıllarına kadar uzanıyordu. Bu boylar arasında genel olarak dördünün ismi erken dönem Çin kaynaklarına yansımıştır: Hun-yü, H’yenyun, Ti ve Junğ[7]. Bunlar arasında Junğlar’ın Çin’le komşu oldukları biliniyor[8]. Bu dönemde Çin’deki hakim hanedan Hsia idi[9]. Ti ve Di boyları Junğlar’ın kuzey-doğusundaydı ve onların da Hisa üzerine tacizleri sürekli bir hal almıştı[10]. Hunlar’ın ataları Hun-yüler daha kuzeyde H’yenyunlar’la birlikte veya komşu olarak oturuyordu[11]. Rivayete göre, m. ö. 2600 civarında Sarı Ülkenin hükümdarı, yani Hsia, Hun-yü’lere karşı bir sefer düzenlemişti. Anlaşılacağı gibi, m. ö. 3 bin ile m. ö. 1000 yılları arasında Aral çevresinden Gobi çölü üzerinden Çin’e kadar olan arazideki boyların dizilişi şöyle idi: en batıda Kimmerler, muhtemelen Aral’ın kuzeyinden Ural’a kadar olan sahaya hakimlerdi. Bunların çevresini batıdan, güneyden ve kuzey-batıdan Hind-Avrupa ve İran kavimleri sarmıştı. Kendileri de bir İran kavimi olan Kimmerler’in onlarla bir problemlerinin olmadığı, daha çok doğu ve kuzey-doğu komşuları İskitler’le sıcak temas halinde yaşadıkları muhtemeldir. Ikinci büyük boylar kümelenmesi İskitler olup İran ve Proto-Türk unsurları bünyelerinde barındırmaktaydılar. Bunların oturdukları arazi muhtemelen Kimmerler’in doğusundaki, şimdiki Kazakistan’ın Karatau Jotası, Taşkent Bölgesi, Kırgız Dağları, Balkaş üzerinden Tarbagatay ve Altay eteklerine ve Kazakistanın kuzey-doğusundan kuzy-batsısına doğru uzanıyordu[12]. Üçüncü büyük boylar grubu Ti veya Di’lerdi, bunlar daha sonra Çin yıllıklarının sözünü ettiği Tinğ-Ling, Ermeni ve Gürcü kaynaklarının ise Durg veya Turg dediği Tölös/Töles boylarının atalarıdır. Bunların İskitler’le komşu oldukları muhtemeldir. Ti’lerin Altay çevresinden Gobi’ye kadar Moğolistan sahasında oturdukları biliniyor. Hun-yü ve H’yenyun kavimleri daha kuzeyde bulunuyordu. Çin’e en yakın olan ve Moğolistan sahasında barınan kavimlere ise Junğlar’dı. Bu açıdan bakıldığında Eski Türkler’in ataları sayılabilecek Hun-yü ve Tiler doğudan komşuları Junğ, batı komşuları İskitler’le de kaynayıp karışmış oldukları muhtemeldir. Ayrıca, bu boyların bulundukları arazi kavimlerin her an birbirlerini tetiklemeye ve doğal veya askeri ciddi bir baskı olduğu zamanda birbirlerini harekete geçirmeye müsaitti. Böyle bir tehdit büyük itişmeler ve kakışmalar sonrasında ancak m. ö. XI-X. Yüzyıllarda ortaya çıkacaktır.

M. ö. XIV. Yüzyılda Junğ boyları Hami’den Kingan’a kadar uzanan geniş bölgeyi ellerinde bulunduruyordular[13]. Junğlar Çin’le bozkır arasında adeta üst konumundaydı. Junğlar’la birlikte adları geçen bir diğer bozkır kavimi Tiler’di[14]. Junğlar’la Tiler’in yakın ilişkiler içinde oldukları ve bunların sık sık Çin’e saldırdıkları biliniyor. Bu boyların kuzeyinde oturan Hunlar’ın Çin’le temasları oldukça kısıtlıydı. Hunlar’ın ve Tiler’in eski Türk toplulukları olduğu kesindir. Muhtemelen bunların bazı grupları İskitler’e karışmışlardı. İskitler’e karışmış bu gruplar hakkında kesin bilgilerimiz olmasa da erken feodal dönem Ermeni ve Gürcü yıllıklarına yansıyan bilgiler ışığında bu boyların kimliklerini tespit etmek mümkündür.

Kendileri de bir kuzeyli olan Chou hanedanlığı[15] Çin’in kuzeyini ele geçirdikten sonra Junğ ve Ti saldırılarının önüne geçmeye çalıştılar. Çin kaynaklarına yansıyan ilk ciddi Chou – Junğ – Ti savaşları m.ö. XII. Yüzyılın ortalarında olmuştu. Bu dönemde Chou’lu Prens Ch’ang Junğlara karşı büyük bir ordu sevk ederek, m.ö. 1140 yıllarında onlarla çetin savaşlara tutuştu. On yıldan fazla süren bu savaş 1130 yılında Junğlar’ın ve muhtemelen Tiler’in yenilgisiyle sonuçlanmıştı. Prens Ch’ang mağlupları Kan-su’nun kuzeyine atmıştı[16]. Tahminimizce, bu olay bölgedeki boyların dengesini bozmuş olmalıdır. Gerek Junğlar’la, gerekse de Tiler’e yapılan Chou baskınları bu boyları belli ölçüde yurtlarının dışına kaydırmış olmalıdır. Orta Asya’nın ve bozkır sahasının Türk yapısını açıklamak için Tinğ-ling veya onların ataları Ti/Diler’in durumuna açıklık getirmek gerekecektir.

Grumm-Grjimaylo’ya göre, Çinliler Ting-lingler’in ülkesini ‘Sha-sai’ olarak isimlendirmekteydiler. Burası, ‘Çölle’ kaplı arazi olarak belirtildiğinden, bölge Gobi’nin batı kesimlerine denk düşmektedir[17]. Daha sonraki Çin kaynakları, onları Kan-su’nun kuzeyinde göstermektedir. Eberhard’a göre, burası Orhon havalisi olsa gerek[18]. Yine bir diğer bilgiye göre, Ting-lingler H’yung-nu’ların kuzeyindiler[19]. Aktarılan son bilgiler Tiler’in genç dönemlerin ilişkindir. Çinlilerin bu bölgeye Sha-sai demesi tesadüf değil, zira Çinliler bölgede oturan toplulukları genel bir isimle ‘Sai halkları’ olarak tanıtıyorlardı. K. Czegledy, m.ö. IV-II. Yüzyıllar arasında bugünkü Taşkent, Isık Göl arasında ve Tanrı dağlarının batı bölgesinde Saka kavimlerinin oturduğunu söyler[20].

1140-1130 yılları arasında Choular’ın Junğlar’la birlikte Tiler’e de saldırdıkları kesindir. Tiler’in Türk oldukları biliniyorsa da, bunların Hunlar’la olan akrabalığı netlik kazanmış değildir. Çin kaynakları da bu hususta farklı görüşler sunmaktalar. Chiu-Tang Shu, Tölösler’in (Ting-ling) aslen Hsiung-Nu (Hun)’lardan ayrı bir nesilden geldiklerini vurgularken[21]; Tunğ-çi, onları H’yunğ-nu’ların bir boyu olarak tanıtmaktadır[22]. Pei-shih’te yer alan bir bilgi bu durumu açıklamaktadır. Kaynağa göre, m.ö. X. Yüzyılda kuzeyde oturan Türk boylarına genel bir adla ‘Ti’ denilmekteydi. Bunlar ‘Kırmızı’ (doğu) ve ‘Ak’ (kuzey) olmak üzere ikiye ayrılmışlardı. Kırmızı Tiler, daha sonra Tölöslerin ilk cetleri olacaktır[23]. Muhtemelen, Ak Tiler daha kuzeyde oturmakta, Kırmızı Tiler ise Çin’le sınır bölgelerde yurt edinmişlerdi. Hunlar’la Tiler akraba boylar olsa gerek. Bunların ayrılma süreci, yani ana boydan kopmaları m.ö. III. Bin yıllarına rastlamaktadır. Bu dönemde Tiler ana yurtlarını bırakıp aşağılara inince Hunlar uzun bir süre daha yurtlarında beklemişlerdi. M.ö. X. Yüzyılda Chou saldırısı ve boylar arasında baş gösteren sıkıntı Ak Tileri batıya doğru harekete geçirmiş olmalıdır. Ak Tiler’in göçü İskitleri de yurtlarından oynatmış olmalıdır ki bunun sonucunda onlar Kimmerler’in yurtlarını ele geçirmişlerdi. Yurtlarından olan Kimmerler’in batı macerası böyle başlamıştı. Ama Ti boylarının akınları durmayınca bu defa İskitler Kimmerler’in takip ettikleri yolu izlediler. Gürcü ve Ermeni kaynakları, m.ö. IV. Yüzyılda sona eren güçlü İskit/Saka göçlerinin yerini Durg/Turg adı verilen göçebelerin aldığını kaydetmekteler. Ermeni ve Gürcü yıllıkları Turg adı taşıyan iki Türk boyundan söz eder: Bunturg/Bundurg ve Haylandurg/Saylanturk[24].

VII-IX. Yüzyıllar arasında yazıldığı bilinen ‘Kartli’nin Müracaatı’ isimli anonim eserinde şöyle denilmektedir: “İskender (Makedonyalı Büyük İskender: m.ö. 336-323), Lota’nın oğullarının soyunu kaçmağa zorladı ve onlar karanlıklar ülkesine sığındırlar; orada zalim ve acımasız Bunturglar’la karşılaştılar. Onlar (Bunturglar) Kura nehri sahillerinde oturuyorlardı; dört şehirde yerleşmişlerdi. Onların hükümdarı fazla dayanamayacağını anlayıp uzaklaştı. Bu zaman Haldeyliler tarafından göç ettirilmiş Honlar geldiler. Bunturglar’ın hükümdarından haraç ödemek kaydıyla toprak istediler ve Zanavar’da yerleştiler. Bir süre sonra Aleksandr (İskender) geldi. Şehirlerden üçünü ve kaleleri yağma etti ve Honları kılıçtan geçirdi. Sonra Aleksandr Sarkine’yi ele geçirdi. Bundan sonra Bunturglar orayı bırakıp gittiler”[25]. Y. S. Takayşvili[26], N. J. Marr[27], L. M. Melikset-bek[28] ve A. Melikişvili[29], Gürcü ve Ermeni kaynaklarında geçen bu boyların batıya gelen ilk Türk göçleri olduğunu kabul etmekteler. Müelliflerin fikir ayrılıkları yaşadıkları husus, Bunturglar’ın hangi Türk grubunu temsil ettikleridir[30]. Kafkasya bölgesiyle Orta Asya tarihi birbirinden ayrı araştırıldığından yerel Kafkas kaynakları ile Çin yıllıkları arasında bir bağlantının kurulmamış olması doğudan kopup gelen göçlerin durumunu açıklamakta büyük sorunlar çıkarmıştır. İskitleri batıya iten Ti grupları uzun bir dönem onların oturdukları bölgelerde barınmıştılar. Bu arada İskitler’in tamamının da batıya göç ettiği söylenemez. Nitekim, m.ö. IV. Yüzyılda Aral – Hazar bölgesinde İskitler’in kalıntıları olan Massagetler yaşıyorlardı. K. V. Traver, Massaget adının ‘Mas/saka/ta’ olarak okunacağını ve ‘büyük Saka ordası’ anlamına geldiğini söylemektedir[31]. M.ö. VI-IV. Yüzyıllarda Massagetler’in Aral – Hazar bölgesinde güçlü bir krallığının olduğu kesindir. M.ö. IV. Yüzyılda Hun baskınları sonucu eski İskitler’in ilk yurtlarını işgal eden Ak Ti boylarından Bunturk/Buntürkler ilk Türk boyu olarak batıya doğru harekete geçtiler. Onlar, Massagetler’in kuzeyinden dolanırken onlara bir darbe indirerek İskitler’in takip ettiği yoldan hareketle Azerbaycan’ın Kura nehrine kadar bütün Kafkasya bölgesini ele geçirmişlerdi. Massagetler aldıkları Buntürk darbesinden Aral’ın aşağı kısımlarına taşınarak, burada daha sonra İran’ı istila edecek olan Part kümelenmesine zemin hazırlarken, Bunturklar’ın m.ö. 320’li yıllarda Büyük İskender’e yenildikten sonra Kuzey Kafkasya ve Hazar Denizi’nin kuzeyi ile doğu kısımlarında dolaşarak daha sonra gelecek Türk göçlerine zemin oluşturmuşlardı. Muhtemelen, Ermeni ve Gürcü kaynaklarında adları geçen Bundurg/Bunturg adının ‘Durk/turg’ kısmı Çinliler’in Ti/Ting/Ting-ling adını verdikleri Tölös boylarının adındaki ‘Ting’le aynı olsa gerek. Türkolog Franke’nin de bir zamanlar önerdiği gibi, ‘Türk’ adı ‘Ting’den gelmektedir iddiası, Bunturg adındaki ‘Durg/Turg’la biraz daha ciddiyet kazanmaktadır. Sonuç ne olursa olsun, Bunturklar’ın İskitler’den sonra Hun baskısıyla yurtlarından oynatıldıkları ve batıya hareket ederek Hazar’ın kuzey ve barısını ele geçiren bir Ti boyu olduğu anlaşılmaktadır. Bunturklar’ın m.ö. IV. Yüzyılın ikinci yarısından sonra Kura nehri civarında Büyük İskender’le çarpıştıkları ve burada dört şehirlerinin olduğuna bakılırsa bu boyların bölgeye hareketi daha erken bir tarihte gerçekleşmiş olmalıdır[32]. Bu bilgiye dayanarak Eski Türklerin Orta Asya ile ilk tanışıklıklarının Tiler’den ayrılan bir boy olan Bunturk/Buntürkler’le başladığını varsayabiliriz. Bunturklar’ı bir takım küçük Hon/Hun boyları ve yine Ti boyu oldukları bilinen Bulğarlar takip etmişti. V. Yüzyıl Ermeni tarihçisi Movses Horenas, m.ö. 138 ile 110 yılları arasında Kafkas Ötesini saran iki büyük Bulğar akınından söz etmektedir[33].

Bulğarları[34] Basiller[35], Hun veya Gunlar[36], Haylandurg veya Saylanturklar[37], On-ogurlar[38], Sabirler[39] ve daha sonra Hazarlar[40] takip etmişlerdi. Bütün bu boyların tamamı Türktür; bazıları Ti, bazıları da Hun gruplarına dahillerdi. Hun İmparatorluğunun çözüldüğü sırada, imparatorluğun batısında oturan Ti/Tölös kavimleri (Ak Tiler) yavaş yavaş Orta Asya’nın içlerine doğru, Aral çevresine yayılmaya başladılar. Onların bu bölgelere gelmesi öteden beri bölgede sıkışıp kalmış Massagetleri harekete geçirdi. Birkaç yüzyıl sonra Massagetleri Kuzey Hazar ile Kura nehri arasında Meskurlar olarak görüyoruz[41]. Aral çevresine gelen Tiler’in ana kitlesi[42] buralarda 300 yıllarında Eftalitler Devleti’ni kuracaktır[43]. Daha doğuda bulunan Ti kavimleri ise Kırmızı Tiler’le birlikta (Çin kaynaklarının Tölös olarak bahsettiği Ti grupları, bir diğer isimle Kao-cheler) Juan-juan (Ju-juan) yönetimine girdiler[44]. 551 yılından itibaren ise Tölös boylarının tamamını Göktürk egemenliğinde görmekteyiz[45]. Göktürk İmparatorluğu döneminde Tölös boyları, Türkler’in Apirum dedikleri Bizans Devleti sınırlarına kadar yayılmışlardı. Çin kaynakları Tölösleri altı grup halinde Orta Asya boyunca dağıldıklarından söz etmektedir:

Birinci Tölös grubu Tola nehrinin kuzeyinde beş ana boy ve küçük uruklar halinde oturuyordular. Bu gruba Boğut/Bogut, Tongra, Wei-ho, Bayırku ve Fu-lo boyları ile Meng-ch’en, T’u-ju-ho, İzgil, Hun, Hu-hsie gibi kabileler dahildi.

İkinci Tölös grubu Hami’nin batısı, Karaşar, Tanrı dağlarının kuzeyinde Çh’i-pi (Çepi/Çepni?), P’u-lo-chih, İ-shih, Su-p’o, Na-ho, Wu-kuan, Ye-shih, Yü-ni-huan ve diğer küçük kabileler halinde oturmaktaydı.

Üçüncü Tölös grubu Altay dağlarının güney batısında yurt tutmuşlardı. Bunlara Sir-Tarduş, Shih-p’an, Ta-ch’i boyları dahildi.

Dördüncü Tölös grubu Samerkand’ın kuzeyi, Sırderya yakınlarında Ho-shih, Ho-chie, Po-hu (Bugu), Pi-kan (Muğan), Chü-hai, Ho-pi-hsi, Ho-ts’o-su, Pa-ye-wei ve Ho-ta gibi kabileler halinde yaşamaktaydılar.

Beşinci Tölös grubu Hazar denizinin doğusunda oturuyordu. Bunlara San-auo-yen, Mie-ts’u, Lung-hu kabileleri dahildi. Aynı dönemde Karadeniz ile Hazar’ın kuzeyinde muhtemelen Ak Ti gruplarından daha erken dönemde ayrılmış Türklerin batı grubu Ogur boyları meskundu.

Altıncı Tölös grubu Apirum’un (Bizans) doğusunda En-chü (Engü), A-lan (Alan), Pei-ju, Ch-iou-li, Fu-wen-hu boyları halinde iskan tutmuşlardı. Bunlardan Alan boyu İran kökenli olup daha sonra bu gruba katılmıştı[46].

Böylece, Türkler’in Orta Asya, Kazakistan bozkırları ve Güney Rus steplerine göçleri m.ö. XI-IX. Yüzyıllardan itibaren başlayıp[47], artarak devam etmiştir. Orta Asya’ya göç eden Türklerin esas ve ilk kitlesini Tiler’in Ak Ti gruplarının oluşturdukları kesin gibidir. Ju-juan saldırıları sonucu bu göç dalgasına Kao-cheler’in, yani Kırmızı Tiler’in katılmasıyla Tölös boylarının neredeyse tamamı batıya geçmiştir. Daha sonra sahneye çıkacak olan Uygur, Kang-cü, Peçenek, Guz – Oğuz boyları bu Tölös boyları arasından çıkmışlardı[48].

Kaynakça ve Notlar
[1] Bu hususta geniş bilgi için bkz. İ. Durmuş, İskitler (Sakalar), Ank. 1992;
[2] İ. M. Artamonov, ‘Etnogeografiya skifii’, UZLGU, t.13, N: 85, 1949, s. 129-171; aynı müel., ‘K voprosu oproshojdenii skifov’, VDİ, 1950, 2, s. 37-47; aynı müel., Sokrovişça skifskih kurganov, Prag-Leningrad 1966; aynı müel., ‘Skifskoe tsarstvo’, SA, 1972, N: 3;
[3] B. N. Grakov, Skifı, M. 1971;
[4] Grakov, age, s. 23-26;
[5] M. K. Özergin, Tarihte Türkler ve Türk Devletleri, İst. Üniversitesi Tarih Bölümü Ders Notları, s. 48;
[6] L. N. Gumilev, Hunlar, çvr. A. Batur, İst. 2002, s. 28;
[7] G. Y. Grumm-Grjimaylo, Zapadnaya Mongolya, s. 80-85;
[8] Ya. N. Biçurin, Sobraniye, t. I, s. 43;
[9] W. Eberhard, Çin Tarihi, s.
[10] Grumm-Grjimaylo, Zapadnaya Mongolya, s. 11;
[11] L. N. Gumilev’e göre, “H’yenyun ve Hun-yü kabilelerinin m. ö. III. Binyılda steplerde Çinliler’in ataları ‘karabaşlar’ tarafından sıkılıp çıkarılan Kuzey Çinli yerlilerinin torunları olduğu neticesini çıkarabiliriz”. Bkz. Hunlar, s. 31; Hunlar’ın Hun-yü ve H’yenyun’ların torunları olduğu hakkındaki açıklama için bkz. Biçurin, Sobraniye, t. I, s. 43;
[12] Kazakistan bölgesinde ve çevresindeki Arianî, Kimmer ve Sak (İskit) kavimlerinin varlığı hakkında geniş bilgi için bkz. S. G. Klyaştornıy – T. İ. Sultanov, Kazahstan letopis treh tısyaçeletiy, Alma-Ata 1992, s. 19-48;
[13] Biçurin, Sobraniye, t. I, s. 43;
[14] Grumm-Grjimaylo, Zapadnaya Mongolya, s. 45; Junğ-Ti özleştirmesi hakkında bkz. Gumilev, Hunlar, s. 33;
[15] Biçurin, Sobraniye, t. I, s. 40-41; W. Eberhard, Çin Tarihi, s.
[16] Biçurin, Sobraniye, t. I, s. 41;
[17] Grumm-Grjimaylo, Zapadnaya Mongolya, s. 11;
[18] W. Eberhart, Çinin Şimal Komşuları, s. 70;
[19] Aynı eser, s. 70-71;
[20] K. Czegledy, Turan Kavimlerinin Göçü, Trk. çvr. G. Karaağaç, İst. 1999, s. 33;
[21] B. Ögel, Uygur Dev. Teş., s. 334;
[22] W. Eberhart, Çinin Şimal Komşuları, s. 71;
[23] B. Ögel, İlk Töles Boyları, s. 811, n. 76;
[24] L. M. Melikset-bek, ‘İstorii poyavleniya gunnov v Vostoçnom Zakavkaze’, Azerb. SSR EA Me’ruzeleri, 1957, t. XIII, VI. kniga, s. 709-710; K. V. Trever, Oçerki po istorii i kulture Kavkazskoy Albanii, M-L. 1959, s. 214-216;
[25] L. M. Melikset-bek, İstorii poyavleniya gunnov, s. 709-710;
[26] E. S. Takayşvili, İstoçniki gruzinskih letopisey, s. 7, n. 2;
[27] N. Marr, İppolit. Tolkovanie pesni pesney, SPb. 1901, s. XII;
[28] L. M. Melikset-bek, Toponimiçeskie studii k etimologii nazvaniy ‘Hunan’ i ‘Vardzi’ Sb., Za marksistskoe yazıko-znanie, Tbilisi 1934, s. 158, n. 2;
[29] A. Melikişvili, İstorii drevney Gruzii, Tblisi, otd. Rus. Arh. Obş-vo, t. XVI, SPb. 1902, s. 86;
[30] Takayşvili, ‘Buntürkler ya Türkler, ya da Turanlılardır’ derken (İstoçniki, s.7, n. 2), N. Marr göre, ‘Bunturk – Hunturk anlamındadır’ (İppolit, s. XII). L. M. Melikset-bek’te aynı açıklamayı kabul ederek Bunturklar’ın ‘Hun’ olduklarını benimser (Toponomiçeskie, s. 158). XI. Yüzyılda yazıya alınan Gürcü tarihçisi Leonti Mroveli’nin eserinde şöyle bir açıklama bulunmaktadır: “Bizim (Gürcüler) Buntürk ve Kıfçak adını verdiğimiz kabile aşırı putperesttir ve onlar Kura nehrinin akışı istikametinde meskundur” (Kartlis Çhovreba, Gürcüce, Tbilisi 1934, t. I, s. 17).
[31] K. V. Traver, İstoriya Uzbekistana, Taşkent 1964, t. I, s. 46;
[32] Bunturk/Buntürk adı, etimolojisi ve menşei hakkında geniş bilgi için bkz. M. Seyidov, Azerbaycan mifik tefekkürünün qaynakları, Bakı 1983, s. 322-324;
[33] Movses Horenasi, Ermeni tarihi, Erevan 1940 (Ermenice), s. 70, 77;
[34] Bulgar/Bulğar ve onlarla birlikte gelen ilk Hun göçleri hakkında bkz. Yu. R. Djafarov, ‘Stanovlenie i raspad v Vostoçnom Predkavkaze pervego obedineniya gunno-bulgarskih plemen’, Genezis, osnovnıe etapı, obşie puti i osobennosti razvitiya feodalizma u narodov Severnogo Kavkaza, Tezisı dokladov, Mahaçkala 1980, s. 40-41;
[35] V. yüzyıl Ermeni tarihçisi M. Horenasi, Ermeni hükümdarı I. Vağarşak (m.ö. 54-64) ve I. Drtat (m. 64) dönemlerinde Basiller’in kuzeyden Çol kapılarından (Derbent) geçerek Kura nehrine kadar geldiklerini ve Drtat’la savaştıklarını anlatmaktadır. Bkz. M. Horenasi, age, s. 134;
[36] Hun veya Gun kavimlerinin Hazar ve Kafkasya’nın tamamını sarsan göçleri m. II – III. Yüzyıllara rastlamaktadır. Bu hususta bkz. Orta Asya’daki Hun nüfusu hakkında Biçurin, Sobraniye, t. II, s. 256-259; K. A. İnostrantsev, ‘Hunni i gunni’, Trudı turkologiçeskogo seminariya, 1926, t. I, s. 118-119; Yu. R. Djafarov, ‘Rannie gunnı na Kavkaze. K interpretatsii greçeskih i armyanskih istoçnikov’, Voprosı istorii, ideologii, filosofii, kulturı narodov Vostoka. Istoçnikovedenie, istoriografiya. Tezisı konferantsii aspirantov i molodıh nauçnıh sotrudnikov, M. 1981, t. I, s. 3-4;
[37] Haylandurg/Haylanturk boyları hakkında ilk bilgiler V. Yüzyıl Ermeni müellifi Yeğişe’nin eserinde bulunmaktadır (Yegişe, Vardanans Tarihi, Erevan 1946 (Ermenice), s. 272). I. Margurt, bunları Hun hükümdarının özel muhafızları olduğunu ve buna kanıt olarakta ‘Haylanturk’ adının anlamını (Seçilmiş Türk) gösterir (İ. Margurt, Eransahr nach der Geographie des Ps. Moses Xorenac’i, Berlin 1901). Haylandurk/Haylanturklar hakkında geniş bilgi için bkz. Yu. R. Djafarov, ‘K voprosu o haylandurah Elişe’, Pismennıe pamyatniki i problemı istorii kulturı narodov Vostoka, M. 1977, s. 6-10; M. İ. Artamonov, İstoriya xazar, L. 1962, s. 60-61; K. Traver, Oçerki po istorii i kulture Kavkazskoy Albanii, M. 1959, s. 214-216; M. Seyidov, Azerbaycanın mifik tefekkürünün qaynaqları, s. 198-199; aynı müel., ‘Ob etniçeskom termine “xaylandurk” v istoriçeskih proizvedeniyah Elişe i Moisey Kalantakuyskogo’, İzv. AN Azerb. SSR, seriya obş. nauk, 1965, N: 6, s. 84-92;
[38] On-ogurlar’ın Kuzey Hazar ve Kafkasya’daki siyasal varlıkları 395-466 yılları arasına rastlamaktadır. Bkz. Yu. R. Rjafarov, Gunnı i Azerbaydjan, Baku 1993, s. 38-63;
[39] 463-558 yılları arasında bütün Kafkasya bölgesini ve Hazar’ın kuzey-doğusunu yoğun bir Sabir istilası sarmıştı. Geniş bilgi için bkz. Yu. R. Djafarov, ‘Sabirı na Kavkaze. Osnovnıe etapı istorii (463-558 gg.)’, Sovmestnaya nauçnaya sessiya molodnıh uçenıh İnstitutov istorii Akademii nauk Azerbaydjanskoy, Gruzinskoy i Armyanskoy SSR, Tezisı dokladov, Erevan 1980, s. 39-40;
[40] Hazarlar’ın Hazar Denizi’nin kuzeyi ile Kafkasya’daki varlıkları hakkında VIII-X. Yüzyıllar arasında yazıldığı bilinen Alban tarihçisi Moisey Kalankatuklu’nun Albanya Tarihi eserinde bir hayli bilgi mevcuttur. Müellif, ilk Hazar göçlerinin oldukça erken bir tarihte başladığını ve Sâsânî hükümdarı II. Şapur zamanında (309-379) İran’ı tehdit eden önemli bir güç haline geldiğini belirtmektedir. Ermenice yazılan bu eser Hazar tarihi hakkında birincil kaynakların başında gelmektedir. Bkz. M. Kalankatuklu, Albanya Tarixi, Azerice çvr. Z. Bunyadov, Bakı 1993, s. 29-30; Daha geniş bilgi için bkz. A. Ya. Garkavi, Skazaniya evreyskih pisateley o hazarah, SPb 1874; M. İ. Artamonov, İstoriya hazar; aynı müel., Oçerki drevneyşey istorii hazar, L. 1936; M. G. Magomedov, Obrazavaniye Hazarskogo kaganata, M. 1983; L. Gumilev, ‘Sosedi Hazar’, Stranı i Narodı Vostoka, t. IV, s. 127-142; L. M. Melikset-bek, ‘Hazarı po drevnearmiyanskim istoçnikam v svyazi s problemoy Moiseya Horenskogo’, İssledovaniya po istorii kulturı narodov Vostoka, M.-L. 1960, s. 11-118;
[41] Massagetler, İskitler’in Aral – Hazar arasında geride kalan kısımlarıdır. Bunlar, m.ö. VI-IV. Yüzyıllar arasında bölgede kendi krallıklarını kurmuşlardır. Art arda gelen Ti baskıları onların bir kısmını Partlar adıyla İran’a, geri kalanlarının da kuzey yolundan Kafkasya’ya gitmesine neden olmuştur. Kafkasya’ya gelen Meskutlar, özellikle merkez üssü Kuzey Azerbaycan olan ve Kafkasya’daki Türk ve Türk olmayan btün boyları içine alan bir krallık tesis ettiler. Meskut Devleti’nin en parlak dönemi Sanesan veya Sanatruk dönemine rastlamaktadır. Bu hükümdarın döneminde göçebelerin akınları bütün Ermenistan, Gürcistan ve hatta Doğu Anadolu’yu dahi sarıp sarmalamıştı. Bu hususta geniş bilgi için bkz. M. Kalankatuklu, Albanya tarixi, s. 34-35; Buzand, Ermeni tarihi, Erevan 1947 (Ermenice) s. 94;Yu. R. Djafarov, Rannie gunnı na Kafkaze; Traver, Oçerk, s. 188-197; F. Memmedova, Azerbaycanın siyasi tarixi ve tarixi coğrafiyası, Bakı 1993, s. 164-177;
[42] Kanaatimizce, Eftalitler arasında zikredilen ve daha sonra Afganistan’ın Gur bölgesinde sıkışıp kalan ve burada etnik bir değişime uğrayan, ancak Gazneliler Devleti’nin yıkılışından sonra adlarını tarih sayfalarına yazdırmayı başaran Gurlar, bölgeye gelmiş Ti boyları olsa gerek.
[43] Eftalitler’in etnik konumu bugünde tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Bunlarla ilgili Giriş kısmında bilgi verilmiştir. Ancak tartışmalı olan bir diğer nokta, Eftalitleri oluşturan Ak Ti boylarının bölgeye Toharistan ve Belh üzerinden mi, yoksa Aral üzerinden mi geldiğidir. Bazı araştırmacılar Eftalitler’in Yüeci bağlantısını göz önüne alarak bunların Toharistan üzerinden gelerek Kuşan sahasını işgal ettiklerini ileri sürmekteler. Bunlarla ilgili geniş bilgi için bkz. E. Konukçu, Kuşan ve Akhunlar Tarihi, s. 59-64;
[44] Eberhard, Çinin Şimal Komşuları, s. 79; B. Ögel, İlk Töles Boyları, s. 795-831;
[45] A. Taşağıl, Töles Boyları, s. 237;
[46] Aynı makale, s. 237-238;
[47] L. Gumilev, Hunlar, çvr. A. Batur, İst. 2002, s. 545; Batıya göç eden Türk boyları kendi saflarına bir sürü Türk olmayan boyları da almışlardı. V.V.V. Bartoldüzyıl Ermeni müelliflerinden Buzand’ın eserinde yer alan bir liste bunun en net kanıtını oluşturmaktadır. Müellif, 350’li yıllarda Ermenistan’ı işgale kalkışan kuzeyin büyük hükümdarı Sanesan’ın ordusu arasında şu kavimlerin yer aldığını belirtmektedir: Hunnlar, Tavasbarlar, Heçmaglar, İjmahlar, Gatlar, Ghvarlar, Gugarlar, Şiçbler, Bağasiçler, Yegersvanlar. Ermeni Tarihi, s. 94.
[48] A. Taşağıl, Töles Boyları, s. 239;

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba. Bu yazınızı, ileri derecede uzman eksikliği yaşadığımız, Türkçe ansiklopedi çalışması olan Vikipedi'ye eklememize izin verir misiniz?

Adsız dedi ki...

GERÇEKTEN ÇOK İŞİME YARADI ALLAH RAZI OLSUN