Cumartesi, Ekim 07, 2006

Bilgeden...


Ustat dedi:

"Eski çağın insanları sanatlar konusunda kültürsüz kabul ediliyorlar. Ama onlardan sonra gelenlere kültürlü soylular gözüyle bakılıyor. Fakat ben, bu sanatlara gereksinim duyduğumda eskiçağın insanlarını takip ediyorum"

Bir keresinde Çi Kang Tzu şakirtlerden hangisinin öğrenmeye meraklı olduğunu sordu, Üstat da ona şöyle cevap verdi: "Öğrenmeye meraklı olan Yen Hui vardı, ama maalesef ömrü kısa sürdü ve öldü, şimdi kimse yok".

Çi Lu, ölülerin ruhlarına karşı ne yapması gerektiğini sorunca Üstat dedi ki: "Yaşayanlara karşı görevini yerine getiremezken nasıl olur da ölülere karşı getirebilirsin?" Lü ölüm hakkında sorma cesareti gösterince Konfüçyüs'ün cevabı şu oldu: "Hayatı bile anlamazken ölümü nereden anlayacaksın?"

Hsien, şerefsizliğin anlamını sorunca, Üstat ona dedi ki: "ülkesi iyi veya kötü yönetildiği zaman sadece ne kadar maaş alacağını düşünenler şerefsizliktir".

Üstat dedi: "Eski zamanın insanları kendilerini geliştirmek üzere bilgilenirlerdi, şimdinin insanlarıysa başkalarını övebilmek için bilgileniyorlar".
Üstat dedi ki: "Güzellik kadar erdemlilikle de ilgilenen birini görmedik daha".

2 yorum:

Adsız dedi ki...

selamlarımı sunarım.. konfüçyüs hakkında çok sığ bilgilerimin olduğunu öncelikle belirtmek isterim.
benim düşüncem; konfüçyüsün yaşadığı dönemde dini inançların yerini doldurabilecek bir öğreti (ya da felsefe) sunmuş olmasıdır. bu belkide sapkınlığa karşı akılın bir başkaldırışı olabilir. o dönemde hak dine zemin hazırlamak için de yaratılmış olabilir çünkü biliyoruz ki isa efendimize yaklaşık yarım asır önce yaşamıştır.
onun söylemlerinde her zaman bilgi,nezaket, erdemlilik vb. gibi insan fıtratında temelde olan mevzular vardır.. onun felsefesi(din diyenlerde vardır) insanı bu yaşantısında bilgeliğe nasıl ulaştıracağı ve bilge insanın hiyerarşide nerede duracağıdır. onu bence bizden ayıran( ki ayrılmalıdır da) ahiret inancı yönüdür..
sizinde yazıda sunduğunuz gibi üstadın (ki üstadım olduğundan değil adının kelime karşılığı bu olduğundan böyle hitap ettim)ölümle ilgili sorulara verdiği cevaplar bizim dinimizin "dünyanı düzeltmeden ahiretini düzeltemezsin" mantığından kaynaklanmamaktadır.onun düşüncesi ahirete önem vermez(bu ahiretle ilgili hiç bir açıklaması bulunmamasına bağlanmaktadır) o bu dünya ile ilgilenir.
işte tam da burda söylenecek söz; kişilere ait sözler saçılırken kişinin bulunduğu ortam ve şartların gözönüne alınmasıdır. konfüçyüsün o dönemde bu sözleri insanların açlığı açısından kayda değer olabilir ama zamanımızda tüm bilgiler öyle elimizin altında ki verilen bilginin ne olduğundan çok o bilgiyi hayatımızda nasıl uygulayacağımız önemlidir.. her yer söz ve vecizelerle dolu...
yalnış düşünüyorsam ilgilenilmek isterim..

n_marmara dedi ki...

Sevgili Ayşe Genç...
Doğrusu bilemeyecem. Hem biliyor olsam dahi bu neyi ifade eder ki. Belki de Konfüsyüs elimizin altında duran bilgi arşivine bir damla katmak istemiştir.

Bence söylenmiş her şey uygulanacak diye bir kaide olmamalıdır. Bazı şeyler duyunca kaybolup gidiyorlar. Bir kelebek gibi sadece parmaklarımızda tozları kalıyor. Veye onun gibi bişey. Bir de şöyle bakalım, bunca vezicelerin, sözlerin arasında Konfüçyüs olması da ne güzel değil mi?

Saygılarımla...